İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

20 Şubat 2011 Pazar

GDP of SuperPowers - a comperative study between 1992-2015



So, everybody wants to know how the world is changing. Afterall, all this curse-forecasts for US, the extension of G7 to G20, and invasion of news about China in all newspapers and channels, etc. are not enough to see the big picture clearly.

If not for anything else, we have macroeconomics for this reason. Have a look at the timeline of Purchasing Power Parity (PPP) GPDs.

Why PPP GDP? This is a very important question. I have given the answer of this question previously in my blog.

A second and a relatively -seemingly- less important question would be why between 1992? Afterall, forecasts are about the future and the starting point should not be that much important.

Well! I have realised the importance of 1992 during this study. The end of CCCP and the foundation of Russian Federation in December 1991, the end of Deng Xiaoping's leaderchip in PRC in October 1992 and the end of Republican George Bush's area succeeded by Democrat Bill Clinton in January 1993 has yielded quite a change in economic policies.

19 Şubat 2011 Cumartesi

ATAM sen rahat uyu



Izmir kurtulmus, çok tatli bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler...
Trene binerler ve kompartimana çekilirler. Ertesi gün, yaveri, Atatürk'ün kompartimaninin kapisini çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatini yikamaktadir.
Yaveri: 'Pasam bu ne hal, hiç uyumadiniz herhalde; niye böylesiniz', der. 'Çocuk, kompartimanima yastikla battaniye koymayi unutmussunuz, kolumu yastik yaptim agridi, setremi yastik yaptim üsüdüm, uyumadim kalktim', der.
Yaveri: 'Aman Pasam! Birimize haber vereydiniz; hemen size bir yastikla battaniye getirirdik', der.
Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir:'Geç fark ettim, hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiç birinize kiyamadim. Önemli olan benim uyumam degil; milletimin rahat uyumasi'.

Başkomutan*



“Afyonkarahisar - Dumlupınar Meydan Muharebesi ve ondan sonra düşman ordusunu tamamen imha veya esir eden ve kılıçtan kurtulanları Akdeniz’e, Marmara’ya döken harekâtımızı izah ve niteleme için söz söylemeyi gereksiz sayarım. Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle neticelendirilmiş olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk subay ve kumanda heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha tespit eden muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölmez abidesidir. Bu eseri meydana getiren bir milletin evlâdı, bir ordunun Başkomutanı olduğumdan, daima mesut ve bahtiyarım.”

*Mustafa Kemal Atatürk, 1927, Nutuk II. s667.

15 Şubat 2011 Salı

aşk hiç biter mi..



söz konusu aşk olunca nasıl da hepimiz hemen çocuklaşıyoruz. bir çocugun bitirmekten korktuğu şekeri gibi ne kadar kendimizi sakınırsak nasıl da o kadar büyük bir şiddetle atılıyoruz sonunda dayanamayıp. saklanacağımız kaleler, ördüğümüz duvarları ne kadar acı çekmek pahasına olursa olsun nasıl da yıkıp, hayal bile edemeyeceğimiz riskler alıyoruz. düzen kurup denge içinde yaşamak için harcadığımız bir ömrü ne kadar da çabuk feda ediyoruz.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Nükleer'in faydaları



Keşke nükleer enerjinin yarattığı pislikten ot bitmemesi, çift kafalı bebekler doğması için reaktörde yaşamak gerekseydi de biz alkanımızı içtirmemek için bugün burda bu kadar uğraş vermeseydik.

Nükleer reaktörler nükleer yakıtla çalışır ve bu yakıt reaktörde kullanılmadan önce de sonra da ışıma yapar (alpha, beta, gamma). yaptığı ışımalar insan, hayvan, bitki tüm canlıların DNAsını değiştirir.

Her reaktör tonlarca atık üretir. aslında popüler dilde atık deriz ama aslında atık falan değildir, nükleer reaktörde kullanılmayacak nükleer maddedir. tıpkı tepkime öncesi gibi ışık hızında atom çekirdeğine ait parçacıkları ışık hızında saçar. koşmak, duvarın arkasına saklanmak yetmez, bu maddeden korunmak için onlarca metrelik beton ya da metrelerce kalınlığında kurşun duvarlar gerekir.

Bu maddeler, diğer tüm zehirli atıklardan farklı olarak, insanlar veya doğa tarafından yok edilemezler. sadece yarılanma süreleri vardır. Her yarılanma süresinin sonunda maddenin kütlesi ışıya ışıya yarıya iner. Işıyarak atılan kütle sende bende kalır. Her yarılanma süresi takriben yüzlerce yıldır. yani herbir reaktörden çıkan tonlarca atığın sadece yarılanabilmesi için yüzlerce yıl gerekir. tekrar yarılanabilmesi için bir o kadar yıl daha. sonuç olarak şu an üretim dursa mevcut zehirin etkisiz hale gelebilmesi binlerce yıldan fazla süre alacak.

Günlük dilde atık denilen, kullanılamaz hale gelen nükleer maddeler, benzerleini bu sayfada görebileceğiniz insan sağlığını hiçe sayan çıkar düşkünü lobiciler tarafından fakir ülkelerdeki depolama tesislerine götürülür. bu depolardan sızar, derelere, toprağa, denizlere, okyanuslara karışır. ilk önce yerli halkı ve ardından yağmurlarla tüm dünyanın içme suyuna, besin sulamasına, yediği yemeğe kadar karışır. temizlenmesi imkansızdır. çok düşük miktarda, mikro gramlarla alındığında kanser yapar. miligramı bile en acılı ölümü beraberinde getirir. canlılara ait hücreleri eritir. genelde uzuvlardan başlayarak gün gün vucudun eridiğini görürsünüz. daha yüksek dozlarda su olup yere akarsınız.