İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

16 Eylül 2019 Pazartesi

1923, Usak, seker fabrikasi

ATATÜRK'ü bekleyen çoktu. Hayati Bey hepsini atlatıp gelen yaşlı köylüyü içeri soktu. Gazi köylüyü ayakta karşıladı. Oturttu;
“Buyur Nuri Efendi.”
“Teşekkür ederim Gazi Paşam.
Ben Uşak’ın Kalfa köyündenim. Babamdan helva ile haşhaş yağı imalathanesi kaldı. Askerliğimi İstanbul’da yaptım. Gözümü, kulağımı açtım, İstanbul’da çok şey öğrendim. Avrupa’dan mektup zarfı içinde pancar tohumu getirttim. Bu tohumları köyümdeki toprağıma ektim. Pancarları rendeleyip kaynattım. Pekmez yaptım. Şeker elde ettim. Onunla köpük helvası imal ettim. Pancardan şeker yapabileceğimize inandım.
Mehmet Hacim Bey’in önderliğinde elli bir kişi birleştik Terakki-yi Ziraat Türk Anonim Şirketi diye bir şirket kurduk. 600 bin lira sermayemiz var.
Paşam! Bize el ver. Şeker fabrikamızı kuralım. Köylü ister pancar yetiştirir, ister fabrikada çalışır. Uşak şenlenir. El verir misin?"
”Cumhurbaşkanı yerinden fırladı, Nuri Efendi’yi sevgiyle, saygıyla kucakladı: “Hepiniz var olun!
Türkiye’yi bu azim, bu istek, bu şevk kurtaracak. Ben seni şimdi bir yaverle Başbakan’a yollayacağım. O da seni belki bir iki bakanla konuşturur. Hepsine bana anlattıklarını iyice anlat. Bir sorun olursa aldırma, bana gel. Kapım her zaman sana açık olacak.”
Nuri Efendi’yi yanaklarından öptü.
Bu heybeli köylü Türkiye’nin ilk şeker fabrikası kurucularından ünlü Nuri

Kaynak: Erhan Aktaş, Atatürk ve Uşak, İstanbul 1981106–108

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder